Aramızdan fiziken ayrılışının 58. yıl dönümünde Nazım ustanın niteliğine uygun anılması özellikle önem taşımaktadır. Nazım yoldaş bir Türkiye Komünist Partisi – TKP Merkez Komitesi üyesi, bir komünist olarak siyasal yaşamını anlamlandırdı. Salt bir şair değildi. Edebi yetenekleri siyasal nitelikleri ile birleştiğinde bir anlam ifade etti. Nazım, binlerce, on binlerce gencin siyasal tercihlerini belirlemelerinde etkili rol oynadı. Binlerce komünistin, devrimcinin en ağır şartlar altında mücadele ederken, onlara direnme gücü verdi, sınıf kinlerini artırdı. Derin konspirasyon koşullarında onurlu görevlerini yerine getiren, her türlü tehlikeye göz kırpan partililerin moral ve güç kaynağı oldu.
Nazım’ı anarken sınıf mücadelesine yaptığı bu somut katkıları görmezden gelmek ve sadece edebi açıdan bir şair olarak anmak eksik bir yaklaşımdır. Eksiğin ötesinde yanlıştır.
Nazım’ın eserleri basımı Türkiye’de yıllarca yasaktı. 80’li yılların sonunda eserleri yasal olarak basılmaya başlandı. Ancak, Bulgaristan Halk Cumhuriyeti’nde 8 bez cilt olarak Türkçe basılan Nazım eserleri illegal olarak ülkede elden ele dolaştı. Nazım’ın kendisinin kuruluşuna katıldığı ve bizzat program yaptığı BİZİM RADYO ve daha sonra yayına başlayan TKP’nin Sesi radyoları yıllarca Nazım’ı Türkiye halklarına tanıttı. Genco Erkal gibi değerli sanatçılar Nazım şiirlerini icra etti, Orhan Taylan gibi ressamlar Nazım’ı çizdi, Zülfü Livaneli gibi ozanlar şiirlerini seslendirdiler ve tüm yasaklara rağmen milyonlarca insan Nazım ile tanıştı, etkilendi ve yönünü ona göre belirledi.
Bir yoldaşımız anlatmıştı; 12 Eylül öncesi bir operasyon sırasında evinde Bulgaristan basımı iki cilt Nazım eseri bulunduğu için 3,5 yıl hapis cezasına mahkum edilmiş. Suçu “komünizm propagandası” yapmak olarak nitelendirilmiş. Aynı yoldaşımız 9 yıllık sürgünden sonra ülkeye döndüğünde İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İETT otobüsünün arka camında Nazım’ın ölüm yıldönümü için Açık Hava Tiyatrosu’nda düzenlenen anma etkinliği ve konserin afişi ile karşılaşmış. Ne acı bir durum ama aynı zamanda nasıl bir onur.
Ardından birkaç yıl geçti, Fikri Sağlar’ın Kültür Bakanlığı döneminde Fazlı Say’ın bestelediği, Genco Erkal, Sertap Erener, Zühal Olcay, Kumru Say, Gülnar Balcı ve Serenad Bağcan’ın seslendirdikleri çok sesli “Nazım Oratoryosu” milyonların ilgi alanına girdi, Ada Müzik ürettiği CD ve DVD milyonlar satarak rekorlar kırdı.
Nazım Oratoryosu’nu izlediğimiz zaman tüylerimiz diken diken oldu, kimimiz üzüntüden, kimimiz sevinçten ağladık. Tüm komünistler içlerinden “Sosyalist bir Türkiye’de yapılacak ilk resmi devrim kutlaması işte böyle olmalı” duygu ve düşüncelerini içlerinden tekrarladı.
Ve tam da bu dönemlerde, Nazım Hikmet’i vatandaşlıktan atan, “Vatan Haini” ilan eden faşist TC zihniyeti Nazım’ı keşfetti. Veya keşfetmek zorunda kaldı. Alparslan Türkeş’inden Recep Tayyip Erdoğan’ına kadar bir dizi anti-komünist Nazım şiirlerinden mısraları konuşmalarına katarak prim yapmaya çalıştılar. Nazım’a karşı Türkiye halklarının ilgisi ve sevgisi onları bu sahtekarlığa yöneltti. Keşke Nazım’ın eserlerinin içeriğini anlayabilselerdi de o faşist, ırkçı, kafatasçı düşüncelerinden biraz arınabilselerdi. Bu da Nazım’ın bir siyasal katkısı daha olacaktı. Ama hayır! Onlar İşçi sınıfının mücadelesini yasaklarla ezmeyi, kanla bastırmayı, Kürt halkını, Alevi toplumunu, imha ve inkar etme politikalarını sürdürdüler. Nazım’dan hiç bir şey alamadıklarını ispat etmeyi sürdürdüler. Bu da doğal olandır. Çünkü onların sınıfsal konumu farklı bir sonuç doğurmaya nesnel olarak uygun değildir.
Nazım sınıfın şairiydi ve enternasyonalistti. Dünya halklarının kalbinde taht kurması, dünyanın her köşesinde farklı dillerde okunması bu nedenledir. Nazım enternasyonalist bir barış savaşçısı ve komünistti. Dünya gençliğinin işçi sınıfının savaş yolunda kendisine yön belirlemesinde somut katkıları olmuştur. Türkeş’ler, Erdoğan’lar ve benzerlerinin Nazım’ın anısını kirletmeleri hiç bir zaman mümkün olmayacaktır.
Nazım Hikmet yoldaş, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da işçi sınıfının, ezilen dünya halklarının şairi olarak yol gösterici işlevini görevini sürdürecektir. Anısı ve mücadelesine saygıyla…
POLİTİKA YAYIN KOLEKTİFİ