Yaşasaydı 74 yaşında olacaktı… Kısa yaşamına, 24 yıla, daha doğrusu belki de 4-5 yıla, Türkiye toplumsal mücadelelerine iz bırakacak kadar önemli çalışmalar sığdırdı. İdamının üzerinden 50 yıl geçti. İdam edildiğindeki yaşının yaklaşık iki katı. Ve Deniz Gezmiş ile yoldaşları unutulmadı. Onları idam edenlere lanet okunurken, duyarlı insanlar çocuklarına, torunlarına Deniz adını veriyorlar.
Deniz Gezmiş ve yoldaşlarını günümüzde karalamaya çalışanlar çok ince yöntemler kullanıyorlar. Ne ki, onların yaşamı ve can verirken son sözleri, hangi uğurda mücadele ettiklerini, görüşlerinin ne olduğunu çok net olarak ifade ediyor:
“Yaşasın tam bağımsız Türkiye.
Yaşasın Marksizm-Leninizm’in yüce ideolojisi.
Yaşasın Türk ve Kürt halklarının bağımsızlık mücadelesi.
Kahrolsun emperyalizm.
Yaşasın işçiler, köylüler”
Bu ifadelerin tartışılacak yanı veya ötesi var mı?
Günümüz gençliği Denizleri kendine örnek almalı, rehber edinmeli, gençlik hareketinin radikal bir yapıda gelişmesine odaklanmalı, Türkiye Demokrasi ve Sosyalizm mücadelesinin örülmesinde üzerlerine düşen görevi yerine getirebilirler.
Bugün Boğaziçi Üniversitesinde rejimin anti-demokratik uygulamalarına direnen öğrencilerin mücadelesi ülke çapında “Özerk Demokratik Üniversite” mücadelesine yükselebilir. Öğrenci Dayanışmaları fiili olarak tüm öğrencilerin temsilcilikleri olarak geliştirilebilir. Gençler akademik, demokratik alanda geri adım atmadan mücadelelerini adım adım örerek ülkenin genel anlamda demokratikleşmesi yönünde yürütülen mücadeleye katkılarını yapabilirler. Bu mücadele aynı zamanda sınıf mücadelesinin bir parçasıdır. İşte tam da bu noktada Denizlerin 60’lı yıllarda İstanbul Üniversitesinde başlattıkları mücadele günümüz gençliğine ilham kaynağı olabilir. Bundan daha onurlu bir mücadele olabilir mi?
Deniz Gezmiş’in anısını ve mücadelesini savunmanın, sürdürmenin başka yolu yoktur.
POLİTİKA YAYIN KOLLEKTİFİ